Adolf Hitler Sözleri & Adolf Hitlerin Sözleri

Posted by Unknown On 21 Şubat 2013 Perşembe 0 yorum
Adolf Hitler'in Söylediği Önemli Sözler

* Yalan ne kadar büyükse, inananı da o kadar çok olur.
* Hayat güçsüzlüğü affetmez.
* Ben Dünya'ya insanları güçlü yapmak için gelmedim, onların güçsüzlüklerini kullanmak için geldim.
* Ancak bir deve iğnenin deliğinden geçtiğinde büyük bir insan seçimle iş başına gelebilir.
* Politika, yapılan tarihtir.
* Diktatör, bisikletle giden adama benzer durursa devrilir.
* Her kim bize karşı ayaklanırsa kendisini ölü kabul etmelidir.
* İşgal altındaki topraklarımız anavatana ateşli protestolarla değil, kılıcın indirdiği zafer darbeleriyle katılabilir. * Dünyanın altını üstüne getiren büyük olayların tamamı yazı ile değil sözle meydana getirilmiştir.
* Siyasi kuruluşlar birbirleri ile karşılıklı çıkarlarından dolayı göstermelik anlaşırlar. Benim felsefi doktrinim dünyayı tekrar mutlu bir şekilde yaşatacak güce sahiptir. Böyle bir idealde elbetteki geçici anlaşmalara yer yoktur.
* Beceri ve yetenek eğitimin bir ürünü değildir. Bu yetenek kişide doğuştan vardır. Yani bu Tanrı'nın bir lütfudur.
* Savaşta her zaman kaybeden taraf suçludur haklı olsa bile.
* Eğer savaş kaybedilmişse bu benim umrumda bile değil. İnsanlar perişan olurlarsa olsunlar. Bir tek gözyaşı bile dökmem onlar için; onlar hiç bir şey haketmediler.

1945

* Eğer savaş kaybedilmişse halkı da kaybetmenin hiç bir önemi yoktur.
* Zayıfa acımak doğaya ihanettir.
* Düşünce özgürlüğü tüm kötülüklerin anasıdır.
* Şeref ve namustan yoksun milletler ergeç hürriyet ve bağımsızlıklarını kaybederler.
* Eğer bir millet özgür olacaksa;gurura,irade gücüne,meydan okumaya,nefrete,nefrete ve yine nefrete ihtiyaç duyar..
* Mustafa Kemal; bir millet, bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini ispat eden adamdır.
* Yaşama hakkın mücadele gücün kadardır.
* İnsanlığın bir gün büyük mücadelelere neden olacağı kuşkusuzdur. Sonunda varolma içgüdüsü galip çıkacaktır. Budalalık, korkaklık ve kendini beğenmişlikten oluşan insanlık bu içgüdü karşısında eriyip gidecektir.

Adolf Hitlerin Sözleri
Devamı

Kız Bebek İsimleri 2013

Posted by Unknown On 0 yorum
2013 Kız İsimleri

Kız Bebek İsimleri Anlamlarıyla Birlikte



    A

    Akcan: Ak yaşam; temiz ruhlu kişi, ak tenli ve cana yakın akça pakça sevgili
    Aksel: Ak renkte sel
    Aksen: Sen aksın, kirlenmemişsin, temizsin
    Aksu: Ak renkli su, köpüren su; Anadolu'da kimi akarsuların adı.
    Akün: Iyi ve temiz ün
    Ala: Alaca, karışık renkli açık kestane rengi, ela
    Alanur: Alacalı ışık, ala ışık
    Alçin: Al renkli küçük bir kuş
    Alev: Yanan ve ışık veren şeylerin türlü biçimlerde uzanan dili, alaz, yalım
    Algül: Al renkli gül kırmızı gül
    Algün: Al renkli Güneş kırmızı güneş
    Alım: Gözü gönlü çeken nitelik,çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni
    Alkım: Düşmekte olan yağmur damlacıklarında güneş ışınlarının kırılıp yansımasıyla Oluşan yedi renkli görüntü, gökkuşağı ebemkuşağı
    Almıla: Al elma
    Anatolya: Türkiye'nin Asya kıt'asında bulunan topraklarına verilen ad,Anadolu.
    Yunanca-Anatolia, güneşin doğduğu yön .
    Anıl: "Sözü edilmek ya da düşünülmek" demek olan "anılmak" eyleminin buyurma kipinin ikinci tekil kişisi; "daima anılasın" dileğinide içerir.
    Asena: Dişi kurt; güzel kız
    Aslı: Kerem ile Aslı adlı halk öyküsünün kadın kahramanı
    Aslıhan: Kerem'in sevgilisi Aslı'nın bir başka adı
    Aslım: Soyum sopum, kökenim; benim olan Aslı
    Asu: Azgın ve huysuz at
    Aşkım: Sevdiğim, sevgilim
    Aşkın: Benzerlerinden üstün olan, çok, fazla üstün, aşan, geçen; üzüm bağ ve asmalarında Yeni göğeren dallar, dalların ucundaki yapraksız uzantılar, filiz, ışkın.
    Ateş: Odun, kömür, ot gibi özdeklerin yanmasıyla ısı ve ışığın birlikte belirlemesi; Tutuşmuş olan nesne
    Ay: Yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi
    Aybike: Ay gibi güzel ve el değmemiş kadın.
    Ayca: Ay gibi, yüzü Ay gibi güzel olan
    Aycan: Ay gibi güzel insan
    Ayça: Ay'ın, ilk günlerinde aldığı yay biçimi, Ay'ın ilk günlerindeki Görünüşü, yeni ay, hilal
    Ayda: Gülgillerden, dere kıyılarında, çayırlarda yetişen bir bitki; şaşma üzülme, İsteklendirme, bilirir bir ünlem
    Aydan: Ay gibi güzel, Ay'dan yapılmış
    Aydeniz: Ay ile denizsin
    Aygül: Ay ve gül gibi güzel
    Aygün: Ay ile Güneş
    Ayla: Ay'ın ve kimi yıldızların çevresindeki görülen ışık çemberi, aylin
    Aylan: Açık alan
    Aylin: Ay'ın ve kimi yıldızların çevresinde görülen ışık çemberi, ayla,
    Aynur: Ay gibi ışık saçan, Ay ışığı
    Ayperi: Ay ve peri gibi, çok güzel
    Aysan: Ay gibi güzel san
    Aysel: Ay ile selden oluşmuş
    Aysın: Ay gibisin, Ay kadar güzelsin
    Aysun: "Sunmak"tan "sun" buyruğu ile Ay'dan oluşmuş bir ad, Ay'ı sun
    Aysuna: Ay gibi güzel yaban ördeği
    Ayşan: Şanı Ay gibi parlak olan, görkemli, parlak
    Ayşen: Ay gibi güzel ve şen, şen Ay
    Ayşıl: Ay ışığı
    Ayşın: Ay ışını
    Ayten: Ay gibi güzel ten, güzel tenli
    Aytolun: Ay'ın en dolgun evresindeki durumu, dolunay
    Aytuna: Gökteki ay ile Tuna Irmağın'dan oluşmuş bir ad
    Aytül: Ay'ın tüllü Ay ile tül, Ay tülü
    Ayzıt: Türk söylencebiliminde güzellik tanrıçası, ödüllendirici tanrıça

    B

    Balcan: Bal gibi can, tatlı can
    Baldan: Bal gibi tatlı, baldan yapılmış
    Balım: "Benim balım" bal gibi tatlım
    Başak: Ekinlerin, taneleri taşıyan kılçıklı başı
    Bediz: Açık , belli, görünen; süs bezek, bedis
    Begüm: Hanım, hanımefendi, saygıdeğer kadın
    Belen: Iki dağ arasından geçen yol, geçit; tepe, yüksek yer, üzeri yassı tepe
    Belgin: Kesin olarak belirlenmiş olan, belirgin açık
    Belgün: Belli, belirli gün
    Beliz: Işaret ve iz nişan ve iz
    Benan: Beni an beni unutma
    Benay: Ben Ay'ım Ay gibiyim
    Bengi: Ölümsüz, sonsuz, sonsuza dek sürecek olan, hiç ölmeyecek olan
    Bengisu: Ölümsüzlük suyu, içene ölümsüzlük vereceği söylenen söylencesel
    Bensu: Ben su gibiyim, güzelim
    Beren: Koyun yavrusu, kuzu; güçlü; tanınmış
    Betül: Erkek eli değmemiş, erkekten uzak yaşayan, namuslu kadın
    Bezen: Bezek, çok göze çarpan süs.
    Bike: Evlenmemiş, çocuk doğurmamış, erden
    Bilge: Çok ve sağlam bilgili, bildiğini kendisi ve başkaları için en yararlı bir biçimde kullanabilen, geniş ve derin bilgili
    Bilgül: Bil ve gül, "bilirsen gülersin, mutlu olursun"
    Bilgün: "Günü bil"
    Binnaz: Bin türlü naz eden, bin tane naz
    Bircan: Biricik ve cana yakın
    Birce: Biricik, bir tanecik
    Birgül: Bir tek gül
    Birim: Bir niceliği ölçmek için kendi türünden seçilen örnek ve değişmez parça; birtanem, biriciğim
    Biriz: Bir tekiz
    Birsel: Bir sel gibisin, bir selsin
    Burcu: Güzel koku, ıtır
    Burcum: Güzel koku; burcu
    Burçak: Taneleri hayvan yemi olarak kullanılan, mercimeğe benzeyen bir bitki
    Burçin: Dişi geyik, bozçin, bürçin
    Büklüm: Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu halka ya da kat kıvrım
    Büyüm: Benim büyüm

    C

    Canal: Güzelliğinle canlar yak
    Candan: Içten, yürekten
    Cankat: Mutluluk getiren cana can kat
    Canöz: Canın özü, yaşamın özü
    Cansen: Can sensin
    Cansın: Tatlısın, sevgilisin
    Cansun: Güç sun, canlılık sun
    Ceren: Çöllerde yaşayan, çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan
    Ceylan: Çölde yaşayan, geyik türünden, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, çok hızlı koşan, ince bacaklı, çok güzel bir hayvan, ceren

    Ç

    Çaba: Bir işi yapmak için harcanan güç
    Çağ: Belirli bir özelliği göz önünde tutularak ele alınan zaman bölümü
    Çağıl: Çağ ile ilgili, çağdaş; çakıl, "çağıl çağıl" ikilimesinden biri
    Çağın: Şimşek, yıldırım
    Çağla: Erik, kayısı ve özellikle bademin taze yemişi, ham yemişi
    Çağlayan: Akarsuyun, yüksekten çağıltılarla, köpürerek döküldüğü yer
    Çığıl: Başa takılan altın
    Çiçek: Bitkinin, genellikle güzel, kokulu, renkli bölümü
    Çiğdem: Türlü renklerde çiçek açan bir kır bitkisi
    Çiler: Güzel ötüşlü, bülbül gibi çileyen
    Çimen: Doğal olarak biten çim, yeşillik
    Çise: Çiseleyen yağmur damlası
    Çisem: Çise

    D

    Dal: Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri
    Damla: Yağmur ya da bir sıvanın, çok küçük, yuvarlak biçimli parçası
    Defne: Defnegillerden, anayurdu Anadolu olan ve özellikle Ege Bölgesin'nde bol yetişen yaprakları güzel kokulu, yaz kış yeşil kalan bir ağaç
    Demet: Ekin, çiçek gibi bitkilerin birkaçının yada bir bölümünün bir arada bağlanmış biçimi
    Deniz: Yeryüzünün büyük bir bölümünü örten, derin ve çok geniş tuzlu su
    Derin: Dibi yüzeyinden yada ağzından uzak olan, derinliği olan; Çok içten gelen ve içe işleyen
    Devrim: Kısa zaman içinde, olumlu yönde önemli niteliksel değişmelere yol açan devinim
    Dicle: Kaynağı kuzeydoğu Anadolu'da bulunan, ülkelerimizden sonra Irak topraklarından
    geçerek denize dökülen büyük ırmak
    Dilek: Dilenilen şey, istek
    Diren: Harmanda sapları yaymaya yarayan uzun çatallı ağaçtan yapılmış araç
    Diril: "Dirilmek"ten buyruk; el dokuması bez
    Dirim: Canlılık, dirilik, sağlık, yaşam
    Doğa: Canlı ve cansız nesnelerden oluşan varlığın tümü; Kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç; yaratılış
    Doğu: Güneş'in doğduğu yön
    Dolunay: Ay'ın dolun durumu, Ay'ın bütünüyle parlak olduğu zamanki hali, Ay'ın her ayın ortalarında aldığı dolgun görünüm
    Doruk: Bir dağın, bir tepenin, yüksek bir yerin, tepesi, en yüksek yeri
    Duru: Bulanık olmayan, açık, temiz
    Durugül: Arı duru ve gül gibi güzel
    Durusu: Bulanık olmayan, dalgasız, pırıl pırıl ve dibi görünen su; temiz su
    Duygu: Iyi ve güzel şeyleri sevebilme, onları duyumsayabilme yeteneği; Anımsanacak duyuş; gönülden uyanan yankı ya da tepki; duyumsama

    E

    Ece: Kral karısı ya da krallığı yöneten kadın, kraliçe; (mecaz olarak) türdeşleri arasında üstünlüğü, yeteneği olan kadın, güzel kadın
    Ecem: Benim olan ece, kraliçem
    Ekim: Toprağa tohum ekme işi, ekmek eylemi ve biçimi (Ekim ayında doğan çocuk için)
    Ekin: Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya değin aldığı durumun tümüne verilen ad; buğday
    Ela: Sarıya çalan kestane rengi, ala
    Elçim: Deste, demet, tutam
    Enginsu: Açık deniz
    Erenay: Yetişip gelen Ay
    Erensu: Ermiş gibi ve su gibi aziz olan
    Ergül: Erken açmış gül; erken gülesin, erken mutlu olasın
    Esen: Vücutta hiçbir eksikliği olmayan, sağlıklı; sağlığı yerinde olan esmekte olan yel
    Esin: Içe doğan şey, bir şeyi yaratmaya yönelten güzel duygu; tatlı tatlı esen yel, esinti
    Esmen: Esici,esen
    Eti: Anadolu'da milattan önce 1900-1200 yılları arasında egemen olan, büyük uygarlık kuran Orta Asyalı bir ulus, Hitit
    Evrim: Kendiliğnden oluşan değişim, dönüşüm
    Evşen: "Evi şenlendiren", "evin neşesi, şenliği
    Eylem: Bir değişiklik doğurabilecek etkili davranış; yapılan iş
    Eylül: Yılın dokuzuncu ayı
    Ezgi: Belli bir kurala göre yaratılan ve kulakta haz uyandıran ses dizisi uyumlu ses; müzikli ses, şarkı, türkü
    Ezgü: İyi kimse

    F

    Filiz: Yeni sürmüş körpe dal; dal haline gelmiş körpe tomurcuk
    Funda: Çalı görünüşünde ve çok çeşidi olan bir bitki, süpürge otu

    G

    Gelincik: Kırmızı ve büyük çiçekli bir kır bitkisi
    Gizem: Açıklanamayan ya da çözülemeyen soru, aklın çözemediği, erişemediği şey
    Gonca: Henüz açılmamış, tomurcuk
    Goncagül: Açılmamış gül, tomurcuk gül
    Gökben: Mavi benli
    Gökçe: Mavi gözlü, mavice
    Gökçen: Güzel; yiğit; mavi gözlü, gökmen
    Gökmen: Güzel; yiğit; mavi gözlü sarışın
    Göksel: Gökle, gökyüzüyle ilgili
    Göksen: Sen göksün
    Göksu: Mavi su
    Gökşen: Mavi gözlü ve şen

    H

    Hepgül : Yaşam boyu gül, yaşam boyu mutlu ol, mutluluk içinde yaşa
    Hepgüler : Hiç durmadan güler, boyuna güler, her zaman güler; yaşamboyu mutlu olur

    I

    Ilgaz: Çankırı-Kastamonu arasında, Batı Karadeniz Bölgesi'nin en yüksek dağlar topluluğu
    Ilgım: Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltısı, güneş ışınlarının eğilmesiyle ilgili, gözü yanıltan bir doğa olayı, serap
    Ilgın: Beyaz ya da pembe çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaçcık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur)
    Irmak: Akarsuların en büyüğü
    Işık: Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç; nesneleri görmemize yarayan fiziksel erke; Güneş ve benzeri bir kaynağın yaydığı aydınlık
    Işıl: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
    Işılay: Işıldar ışık verir, pırıldar, şavkır, ışıl ışıl yanar, ışık saçar
    Işın: Bir ışık kaynağından çıkan ve uzayıp giden ışık çizgisi
    Işınsu: Işın saçan su, ışıklı su, ışıklı su, parıldayan su, pırıl pırıl su

    İ

    İçim: Bir yudumda içilecek miktar; bir şey içilirken alınan tat çok güzel çok alımlı, çok çekici demek olan bir içimsu deyimindede geçer
    İldeniz: İldenizoğulları Devleti'ni kuran Türk büyüğü, ülke denizi
    İlgi: İki şey arasındaki bağıntı, bağ, ilişki; bir şeye karşı duyulan bilme isteği
    İlkay: Ay'ın ilk günlerindeki durumu
    İlkcan: Genellikle ailenin ilk doğan çocuğuna verilen bir ad, ilk sevgili
    İlke: Kendisinden vazgeçilemeyecek ana düşünce, uyulması gereken davranış kuralı
    İlknur: İlk ışık
    İlkyaz: Kıştan sonra gelen güzel mevsim, ilkbahar
    İlter: Yurdu koruyan, yurdu savunan, yurtsever
    İmge: Düş, hayal, görüntü, tasarım
    İnce: İnce yapılı; kalınlığı az olan; düşünce, davranış bakımından incelik gösteren
    İnci: İstiridye ve benzeri kabuklu deniz hayvanlarını içinden çıkan, süs eşyası olarak kullanılan, sedef renginde, çok değerli, yuvarlak ve sert tanecik
    İpek: İpekböceğinin kozasından çıkarılan çok ince ve parlak tel; bu tel ile dokunmuş (kumaş) ince ve yumuşak
    İzgi: İyi, güzel, doğru, akıllı, zeki

    J

    Jale: Gece olusup, sabah çiçeklerin üzerinde görülen damlacik, çiğ
    Jalenur: Parlayan, ışıldayan çiy
    Julide: Karışık, karmaşık - Derinlik


    K


    Kanat: Kuşların ve uçucu böceklerin uçmalarını sağlayan organları
    Karaca: Geyik türünden, boynuzları, küçük ve çatallı bir av hayvanı, dağ keçisi yaban keçisi
    Kıvılcım: Yanmakta olan maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
    Kutlu: Uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, kutsal
    Kuzey: Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön

    L

    Lale: Yaprakları, uzun, çeçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte, güzel bir süs bitkisi ve onun çiçeği
    Leman: Parıldayan, parıltı
    Lerzan: Titreyen, titrek, parıldayan titrek ışık
    Leyla: Gece, uzun ve karanlık gece

    M

    Maral: Dişi geyik, meral
    Maviş: Ak tenli ve mavi gözlü
    Meltem: Yazın karadan denize doğru esen ve tatlı bir serinlik yapan Mevsim yeli
    Meral: Dişi geyik, maral
    Meriç: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra, Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak
    Mine: Maden eşya üzerine işlenen renkli sır tabakası, çok ince nakış
    Mutlu: Bütün istek ve özlemlerine kavuşmuş olan
    Müge: Çan biçiminde ak çiçekler açan bir süs bitkisi,ünçiçeği

    N

    Naz: Kendini sevdirme davranışı, nazlanma, cilve
    Nazlan: Naz yap, cilveli ol
    Nazlı: Naz yapan, cilveli, işveli
    Nazlım: Naz yapanım, işvelim, cilvelim, benim nazlım
    Neşe: Üzüntüsü olmamaktan doğan ve dışa vurulan sevinç
    Nice: Ne kadar, ne denli, nasıl, oldukça çok
    Nil: Afrika'da Viktorya Gölü'nden çıkıp Mısır'ı baştan başa geçerek Akdeniz'e dökülen büyük ırmak
    Nilay: Nil ve Ay, Nil'e ışıklarını saçan Ay
    Nilgün: Nil ile Güneş, Nil Güneş
    Nilüfer: Durgun sularda yetişen, yaprakları yuvarlak ve geniş beyaz, sarı, mavi, pembe, çiçekli bir bitki
    Nur: Aydınlık, parıltı, ışık
    Nurcan: Işık ile can, ışık ile yaşam, aydınlık yaşam
    Nurdan: Işıktan yapılmış
    Nurperi: Işıktan yapılmış ve peri kadar güzel; güzel ışıklı peri
    Nursel: Işık, ışıktan yapılmış sel
    Nurseli: Işık seli
    Nursen: Işık sensin, sen ışıksın
    Nurşen: Işıklı ve şen, aydınlık ve yaşamından memnun; ışık ve mutluluk saçan

    O

    Odil: O tatlı dil
    Olcay: Rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
    Olgaç: Olgunlaşmış, yetişmiş, bilen, bilgili
    Omay: Beğenilen, sevilen
    Oskay: Neşeli, şen, sevinçli
    Oya: İğne, firkete, tığ, ya da mekikle yapılan, iprişimden önce dantel oya gibi güzel olan
    Oylum: Derinlik, bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, kıvrım, bukle

    Ö

    Ödül: Iyi bir işe, bir başarıya karşılık olarak verilen şey armağan
    Öğün: Güzelliğinle, herşeyinle, övün, kendini öv
    Öğünç: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, Övünme; kıvanç, övünç, sevinç
    Övgü: Övme, övmek için söylenen söz
    Övgül: Övgüye değer, övülmeye değer, övülesi
    Övül: Övülesin
    Övünç: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övgünç,
    Öykü: Ayrıntılarıyla anlatılan olay; gerçek ya da tasarlanmış olayları Anlatan, romandan kısa düzyazı türü, hikaye
    Özde: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
    Özden: Yürekten, içten, candan; gerçekten; temiz soylu; özsu
    Özen: Bir işi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma, özenme; istek heves
    Özge: Başka, başkası, el yabancı
    Özgen: Özü geniş, özgür, başkasının kölesi olmayan
    Özgü: Özellikle biriyle ya da bir şeyle ilgili, belli bir şey de ya da kimsede bulunan
    Özgül: Özellikle bir türle ilgili olan; özü kendisi gül gibi olan
    Özgün: Bir benzeri olmayan yalnız, kendisine özgü nitelikleri taşıyan
    Özgür: Hiçbir kimseye, hiçbirşeye bağlı olmayan, başıboş olan, köle olmayan
    Özlem: Kavuşma isteği, bir şeye karşı duyulan istek, göreceği gelme
    Özlen: Görme isteği uyandırır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
    Öznur: Öz ışık, özü ışık
    Özperi: Gerçek peri, gerçek güzel, özü peri gibi
    Özselen: Öz ses, öz bilgi, gerçek sel yatağı gerçek bolluk
    Özsu: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su

    P

    Papatya: Baharda çiçek açan, taç yaprakları beyaz, ortası sarı çiçekli bir kır bitkisi
    Parla: Parılda, pırıl pırıl aydınlık saç
    Parlar: Parıldar, pırıl pırıl eder, ışık saçar
    Pelin: Yapraklarında ve öteki bölümlerinde acı, ıtırlı bir madde bulunan, birçok türleri olan bir bitki
    Pelit: Meşe ağacı ve yemişi
    Petek: Arıların bal depo etmek için balmumundan yaptıkları düzgün altıgen biçiminde gözeler topluluğu
    Pınar: Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak
    Pırıl: Parlak

    R

    Radife: Bir yıldızın yakınında bulunan bir başka yıldız
    Rana: Iyi, güzel, yumuşak, hoş
    Reyhan: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen
    Rezzan: Ağırbaşlı
    Ruhsar: Yanak, yüz, güzel yüz

    S

    Sabah: Gündüzün ilk saatleri, öğleye kadar olan vakit
    Salkım: Çoğunlukla bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş; Baklagillerden bir ağaç ve bunu çiçeği; sarkan şey, hevenk
    Seçen: Seçme işini yapan, bir şeyi seçen
    Seçil: Güzelliğinle, varlığınla seçilesin
    Seçkin: Seçilerek en iyi diye ayrılmış olan; benzerleri içinde niteliklerinin üstünlüğüyle göze çarpan, üstün
    Seden: Gözü açık, uyanık
    Sel: Sürekli yağmurlardan ya da eriyen karlardan oluşup önüne ne gelirse alıp götüren taşkın su
    Selay: Sel ayı, sellerin çok olduğu ilkyaz ayları
    Selen: Ses, gürültü, haber, bilgi, yakın yer, çevre, varlık, bolluk, duruş, tavır, sel yatağı
    Selin: Öğünç, sevinç
    Selvi: Kış yaz yaprağını dökmeyen, ince uzun bir ağaç, servi selbi
    Senem: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı
    Seren: Gemi direği uzun ağaç, "sermek" eylemini yapan
    Serin: Ilık ile soğuk arası, az soğuk, serinlik veren
    Serpil: Geliş ve büyü, boylan, boy at; ince ince savrularak yağ
    Seval: Beğen al
    Sevgi: Insanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye iten duygu, sevme duygusu, tutkunluk, sevi
    Sevi: Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu
    Sevil: "Kendini sevdir" sevgiye yaraşır ol
    Sevilay: Sevilen Ay'sın
    Sevim: Güzellik, hoşluk, sevimlilik, hoşa gitme hali, şirinlik, alımlılık
    Sevinç: İstenen ya da hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku
    Sezen: Açık bir kanıt olmadığı halde olmuş ya da olcak bir şeyi kestiren, duyumsayan
    Sezgi: Aklın yardımı olmadan, gerçeğin doğrudan doğruya kavranması bir şeyi önceden bilme, duyumsama yeteneği, sezme yeteneği, seziş
    Sezgin: Sezgisi olan
    Sezin: Sezinleme işi, sezme
    Sıla: Kişinin doğup büyüdüğü ve gurbette iken özlediği yer
    Sibel: Henüz yere düşmemiş, havada uçuşan yağmur tanesi, buğday başağı
    Simge: Bir özelliği tümüyle kendinde toplayan örnek, bir şeyin göstergesi
    Sonay: Yılın son ayı
    Songül: (Doğan son çocuğa konur) güllerin sonuncusu
    Su: Rengi kokusu, tadı olmayan sıvı
    Suna: Bir sülün türü, bir tür sülün, yaban ördeği

    Ş

    Şanal: Ün kazan, ünlü bir kimse ol, ünlen
    Şenay: Neşeli Ay
    Şener: Şen kimse, şen kişi
    Şengül: Neşeli gül
    Şengün: Neşeli gün
    Şeniz: Hepimiz neşeliyiz, neşeli iz
    Şenkal: Neşeli ve şen kal
    Şenol: Neşeli, şen ol
    Şensoy: Neşeli soy, şen soy
    Şensu: Neşeli su, şen su
    Şölen: Eğlenmek ya da bir olayı kutlamak üzere, bir çok kimsenin biraraya gelip birlikte yedikleri yemek, yemekli eğlenceli toplantı

    T

    Tamay: Dolunay
    Tan: Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, sabah aydınlığı
    Tanay: Tan zamanı doğan Ay, çok güzel kimse
    Tansel: Sabah aydınlığının seli
    Tanseli: Sabah aydınlığının seli
    Tansu: Insana şaşkınlık veren, akıl yoluyla açıklanamayan doğaüstü olay, tansık, mucize
    Tanyel: Sabah aydınlığının yeli, sabahın çok erken saatlerinde esen yel
    Tanyeri: Güneş'in doğmak üzere olduğu sırada ufukta hafifçe kızaran aydınlık yer
    Tekgül: Biricik gül
    Tezcan: Sabırsız, atılgan
    Tolunay: Ay'ın en dolgun göründüğü zaman, ayın dördü, Ay'ın on dördü gibi, çok güzel, dolunay
    Tomris: (Türkçe "temür" "demir" sözcüğünden değiştiği sanılıyor) İskit Türklerinin Kafkasya'da oturan kolu olan Massagetlerin ünlü kraliçesinin adı
    Tomurcuk: Çiçek vercek olan gonca, bir bitkinin üzerinde bulunan, ilerde sap, çiçek ya da bir çok yaprak verecek olan küçük kabartı, domurcuk
    Toprak: Üzerinde tüm bitkilere ve öteki canlılılara yaşam ortamı sağlayan, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla organik cisimlerden oluşan madde, arazi, tarla, kara, ülke
    Tumay: Sessiz, durgun, dingin
    Tuna: Karaormanlar'dan doğup Karadeniz'e dökülen ve Avrupa'nın Volga'dan sonra en uzun ırmağı
    Tutkun: Gönül vermiş, bağlanmış, çok sevmiş, tutulmuş
    Tülay: Tülden yapılmış ay
    Tümay: Bütünlenmiş Ay, dolunay
    Tüzün: Düzenlilik, düzgünlük, düzgün, iyi bir soydan gelen, soylu
    Tüzüner: Yumuşak huylu, düzenli kimse

    U

    Uçay: Uçtaki ay
    Uğur: Halkın kimi olgularda gördüğü iyilik muştusu, kimi nesnelerde var olduğuna İnandığı iyilik kaynağı, iyilik
    Umay: (Farsça "hüma" hümay'ın Türkçeleşmiş biçimi) Hint Okyanusu adalarında bulunan, güvercin büyüklüğünde, zümrüt yeşili kanatları olan, kemikle beslenen, üzerinden geçtiği kimselere zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan, masal kuşu, devlet kuşu,
    Umut: Ummaktan doğan iç erinci, umulan şey
    Utku: Birçok emek ve çekinceli uğraşlar sonucu erişilen mutlu sonuç, yengi, zafer
    Uysal: Yumuşak başlı, söz dinler, söz analar
    Uzay: Bütün varlıkları her yandan kaplayan sonsuz boşluk

    Ü

    Üçgül: Üç küçük yapraktan oluşan, bileşik yapraklı, pembe, beyaz, kırmızı mor ve sarı renkte çiçekler açan bir ot
    Ülgen: Yüce, yüksek, ulu, büyük, sağlam, iyilik tanrısı
    Ülke: Bir devletin egemenliği altındaki toprakların topu
    Ülker: Boğa burcunda yer alan ve yedi yıldızdan oluşan takımyıldızı
    Ülkü: Insanı umut içinde yaşatan, ulaşılmaya çalışılan yüce dilek
    Ülküm: "Benim olan ülkü", "benim ülküm", "ulaşmak istediğim yüce dilek".
    Ürün: Doğadan elde edilen yararlı şey

    V

    Vahide: Bağışlayan
    Vedia: Korunmasi için bırakılan emanet
    Verda: Gül
    Vildan: Yeni doğmuş çocuklar

    Y

    Yağan: Gökten yere dökülen
    Yağmur: Havadaki su buharının yükseklerde soğuyarak yoğunlaşması sonucu yere düşen su damlacıkları
    Yakut: Kuzey Sibirya'da yaşayan bir Türk boyu; bu boydan olan kimse, parlak, kırmızı renkte çok değerli bir taş
    Yaprak: Bitkilerin, çeşitli biçimlerdeki düz ve yeşil kısımları
    Yaşam: Canlıda, doğumdan ölüme değin geçen süre
    Yeliz: Yelce, yel gibi, güzel aydınlık
    Yeşim: Yeşil renkte çok değerli bir taş
    Yıldız: Gökyüzünde geceleri görülen ışıklı gök cisimlerinin adı.
    Yonca: Hayvan yiyeceği olarak yetiştirilen, baklagillerden, güzel bir ot
    Yosun: Toprağın, kayaların, ağaçların üstünde yetişen, suların yüzünde ve dibinde bulunan çiçeksiz bir bitki
    Yudum: Bir içimlik sıvı, bir içişte yutulacak miktar
    Yüksel: Yukarı çık,ilerle

    Z

    Zeliş: Din kitaplarındaki Yusuf ile Züleyha öyküsünün kadın kahramanı
    Zeren: Kavrayışlı, anlayışlı zeki
    Zeynep: Güzel, süs, tombul
    Zühre: Çobanyıldızı, Çolpan
    Zuhal: Satürn gezegeninin adı.
    Zulal: Hafif, güzel, soğuk su.
    Zübeyde: Öz, asıl
    Zühre: Çoban yıldızı, venüs.
    Züleyha: Su perisi - Hz.Yusuf'un karısı
    Zümra: Akıllı, çabuk kavrayan kadın.
    Zümrüt: Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.
Devamı

Ehliyet Alma Yaşı 2013

Posted by Unknown On 0 yorum
Ehliyet Alma Yaşı Kaç Oldu

Yeni Ehliyet Alma Yaşı 2013

Ehliyet Alabilmek için 18 Yaşını Doldurmuş olunması gerekiyor..



2013 Yılı Ehliyet alım yaşı değişikliği söz konusu değil henüz ehliyet alma yaşı hakkında resmi bir açıklama yoktur. Günümüz şartlarında Ehliyet alabilmek için 18 Yaşınızı Doldurmuş olmanız ve 19'unuzdan gün almış olmanız gerekmektedir...

Yeni uygulamada ehliyet sınavını geçenler stajyer sürücü belgesi yani geçici ehliyet alacak. Stajyer sürücü belgesi 2 yıl geçerli olacak.

Ehliyet alımları Avrupa Birliği kriterlerine uygun hale getiriliyor Kursiyerler önce stajyer sürücü belgesi alacak sonra takip edilecek. Bu süreçte kural ihlalleri de kayıt sistemine aktarılacak.

2012 ehliyet alma şartları şöyle

A) Yaş şartı
1- A1 A2 F ve H sınıfı sürücü belgesi alacakların 17
2- B ve G sınıfı sürücü belgesi alacak olanların 18
3. C D ve E sınıfı sürücü belgesi alacak olanların 22 (Üniversitelerin sürücü eğitimi veren yüksek okullarından mezun olanlarda bu şart aranmaz. yaşını bitirmiş olmaları
Devamı

Deri Mont Modelleri 2013 (Bayan Erkek)

Posted by Unknown On 0 yorum
deri ceket modelleri erkek, deri ceket modelleri 2013, deri ceket modelleri bayan, deri ceket modelleri bay, erkek deri ceket modelleri, bayan deri ceket modelleri

Deri Mont Modelleri 2013 (Bayan Erkek)
































Devamı

Şal Modelleri 2013

Posted by Unknown On 0 yorum
Şal Modelleri, Şal Modelleri 2012, Şal Modelleri 2013, Şal Bağlama Modelleri, Tığ İşi Şal Modelleri, Örgü Şal Modelleri

Şal Modelleri




























Devamı